Dede Korkut - Salur Kazan


Dede Korkut Hikâyeleri'ndeki kadınlar, tıpkı kahramanlar gibi, asil ve yiğittirler; hatta duyguları bakımından onlardan daha ulvîdirler. İyi anne, iyi kardeş, iyi sevgilidirler. Banu Çiçek, Burla Hâtun ve Selcen Hâtun kahramanlık vasıflarını kendilerinde bulunduran destanların önemli kadınlarıdır.

Türk kadını, nâmus timsâli olmalıdır. Erkeğiyle müşterek bir hayat yaşayan Türk kadını, tek başına da kalsa en zor şartlarda dahi namusunu korumak zorundadır.

Salur Kazan'ın evinin yağmalanmasının anlatıldığı destanda bu husus şöyle anlatılır:

Salur Kazan'ın eşi, boyu uzun Burla Hâtun ve oğlu Uruz, esir düşerler. Kâfirler, yanında 40 ince kız bulunan Burla Hâtun'u ayırt etmek için kadınlara Uruz'un etini yedirmeyi düşünürler. Etten yemeyen kişinin Burla Hâtun olduğu anlaşılacaktır. Burla Hâtun bunu duyar, oğluna söyler. Uruz'un annesine verdiği cevap şöyledir:

"Benim için ağlamayasın! Ko, beni kadın ana çengele vursunlar! Ko, etimden çeksinler, kara kavurma etsinler! Kırk bey kızının önüne iletsinler! Onlar bir yediğinde sen iki ye! Kâfirler bilmesinler, duymasınlar. Dinsiz kâfirin döşeğine varmayasın! Sağrağını sürmeyesin! Atam Kazan namusunu sımayasın sakın!..."

Bu muhteşem cevap, Oğuz gencinin diliyle bütün Türk milletinin nâmus anlayışını ortaya koymaktadır.
SONRAKİ
« ÖNCEKİ
ÖNCEKİ
SONRAKİ »
Yorumlarınız için teşekkür ederiz...